30 Haziran 2008 Pazartesi

Tercih meselesi


Bir oyuncu düşünün oynadığı basketbolla, saha içinde hırsıyla ama aynı oranda sportmenliğiyle, final maçında dahi topun kendisinden çıktığını maçın hakemine söyleyecek kadar "fair play" ruhuna sahip olmasıyla taraflı ya da tarafsız bir çok kişinin sevgisini saygısını kazanmış bir milli sporcuyu... Evet Galatasaray bayan basketbol takımının başarılı oyuncusu Işıl Alben’den bahsediyorum, İstanbul Üniversitesi altyapısından beri izlediğim Işıl’ın bana düşündürdükleri bunlar.İşte bu duygu ve düşüncelerle takip ettiğim Işıl'ın Fanatik Gazetesi'nden Serdar Dinçbaylı'ya verdiği röportajı okuyunca bir hayli üzüldüm açıkçası, aslında röportajın geneli gayet samimi ve sempatik olsa da Işıl'ın sarf ettiği şu sözleri garipsememek mümkün değildi. "Bana dayım Galatasaraylılığı Metin Oktay felsefesiyle öğretti. Fenerbahçe’ye giden Emre Belözoğlu gibi düşünemem. Sürünsem, hiçbir takımdan teklif almasam bile Fenerbahçe formasını giymem. Galatasaray’da şampiyonluk yaşadıktan sonra yurt dışında basketbol hayatıma devam etmek istiyorum" Öncelikle keşke her Galatasaraylı Galatasaraylılık felsefesini Metin Oktay'dan, Her Fenerbahçeli Fenerbahçeli olmayı Lefter Küçükandonyadis'ten her Beşiktaşlı Kara Kartal olmayı Baba Hakkı'dan öğrense o zaman eminim zaman zaman karşılaştığımız kaos ortamından eser kalmaz spor sahalarımzda. Işıl bu güne kadar verdiği beyanatlardan anlaşılacağı üzere sporculuğunun yanı sıra çok da koyu bir Galatasaray taraftarı. Ne güzel keşke her takımda forma aşkını bu kadar yürekten hisseden oyunuların sayısı çoğunlukta olsa.

Işıl'ın elbette taraftarı olduğu kulübün formasını giymeyi istemesi, ezeli rakibi Fenerbahçe'ye transfer olmayı düşünmemesi en doğal hakkıdır neticede bu onun kişisel seçimidir ancak "Ben Galatasaraylıyım basketbolu bu forma altında bırakmak istiyorum, Fenerbahçe'de oynamayı da asla düşünmem" demek başka bir şey "Sürünsem bile Fenerbahçe (ya da bir başka takım) formasını giymem" demek bambaşka şeyler. Bizler " kefen giyerim o formayı giymem" diyen Baliçlerin Galatasaray'a transfer olduğuna, "Fenerbahçe'de asla oynamam" diyen Fatih Akyel'in Kadıköy'de sarı lacivertli forma altında ter döktüğüne şahit olduk. Tercih Işıl'ın , ya dayısının öğrettiği gibi Metin Oktay felsefesiyle takımına, işine, rakibine saygı duyarak spor yaşantısını sürdürür ve bahsettiği Metin Oktay felsefesinden gider ya da yukarıda ki iki örneğin yolunu benimser büyük laflar ederek daha büyük Galatasaraylı-Fenerbahçeli-Beşiktaşlı olduğunu sanır. Gerek saha içinde formasının giydiği Galatasaray için sarf ettiği büyük emeğin gerekse saha dışında bu renklere olan bağlılığının tüm Galatasaraylılar farkında bu yüzden Işıl Alben'in böylesi büyük laflar etmeye hiç ihtiyacı yok, bir gün kendisine Fenerbahçe'den teklif gelirse kibarca geri çevirir olur biter, zira Işıl Alben gibi sporculara yakışan budur. 22 yaşında bir sporcu bir takım heyecanlarla böyle bir laf etmiş olabilir ancak bu sporcunun medya ile olan ilişkisini düzenleyen bir menejeri, Galatasaray bayan basketbol şubesinin bir idarecisi yok mudur kendisine fikir verebilecek, ileride kendisini zor durumda bırakabilecek lafları etmesinin önüne geçecek asıl üzerinde durulması gereken budur. Ülkemizde sıkça kullanılan ve doğruluğu hemen her vesile ile ispatlanan bir söz vardır " Büyük lokma ye büyük laf etme diye" umarım Işıl, adı gibi Işıl Işıl olan basketbol yaşantısına gönül verdiği Galatasaray forması altında uzunca yıllar başarıyla devam eder ve bul lafının pişmanlığını hiç bir zaman yaşamaz.

Hiç yorum yok: