
Güreşmemiş midir serbestçiler, grekoremenciler o parkelerin üzerine serilen minderlerde? Öyle ya bu ismin spor kısmı, ya adının devamına uygun olarak sergi açanlar, fuara katılanlar?... Konser, konserler de olurdu sahi değil mi o güzelim salonda?... Sadece basketbol maçlarından önce mi oluşurdu Radyo Evi'ne kadar uzanan kuyruklar? Liselilerin en büyük rekabeti "Milliyet Müzik Yarışması" ev sahipliği yapmaz mıydı Spor Sergi'nin tribünlerinde kanı kaynayan liselilere?...Fenerbahçe-Beşiktaş atışması olurdu da Kabataş Erkek-Galatasaray Lisesi arasındaki rekabet derbi maçlarından farklı mıydı sanki? Önce adı değişti maçlara, konserlere, sergilere, yarışmalara, aşklara, kavgalara ev sahipliği yapan bu muhteşem buluşma noktasının, sonra da sanını değiştiriverdiler, tek kongre merkezi yapılacak alan burasıymış gibi koskoca şehr-i İstanbul'da... Acaba kavga da olsa döğüş de olsa, öyle ya da böyle aynı salonda maç izleme kültürünü bir ölçüde de olsa öğrenmiş nesillerin yerlerine gelen yeni nesil taraftarlar rakiplerden izole edilmiş kendi salonlarında maç izleye izleye mi bu kadar tahammülsüz oldular rakip taraftarlara da, bayan maçlarında bile salona rakip seyirci alınmaz oldu ne Anadolu ne Avrupa yakasında... Acaba bu gün o salon aslında bir salondan çok daha fazlası olan Spor Sergi sağ olsaydı, henüz Nurettin Sözen'in gayetiyle hakkın rahmetine kavuşmuş olmasaydı kim oynardı o salonda maçlarını? Beşiktaş stadlarına, geçmişlerine yakın olduğu için talip olur muydu? Fenerbahçe o salonun her yerinde var olduğunu hatırlar orada oynamak ister miydi? Ya Galatasaray "Hukuk Fakültesi'nden sevgilerle" pankartını o salonda asmak için ısrarcı olur muydu? Bilinmez, bilmenin de bir yolu yok artık. Ama keşke o salon var olsaydı Sosyetesiyle, Bayrak tribünüyle, Balkonuyla "Dü dü dü Düriye, işte geldik Sergi'ye" tezahüratları çınlasaydı yine kulaklarımızda... Sabah girsek akşam çıksak keşke yeniden bitmese maçlar, kız maçıyla-altyapısıyla-erkek maçlarıyla.Keşke 2 müessese takımı maç yaptığında salon hınca hınç dolsa (Efes-Eczacı) bir o kadar da dışarıda kalsa. Şimdiki gibi 10 bin kişilik salonda 200 kişiye oynanan müessese karşılaşmaları gibi kendin çal kendin oyna olmasa... Varsın bayat olsun pidesi, varsın tuvaleti yine paralı olsun, aşağıya düşen eşyalar için dakikalarca dil dökmek zorunda kalsın insanlar yeniden, ne olur ki? Gidenin ardından bir ağıt mıdır bu, bir nevi kör ölür badem gözlü olur hali midir? Yoksa gerçekten o iptidai haliyle bile bu gün ülke basketbolunun kalkınmasında büyük pay sahibi olabileceğine olan inanç mıdır bu yazılanlar?... Bu satırların sahibi de bilmiyor ne yazık ki cevabını. Giden gitmiştir eğer bir "back to the future" hali yaşanmazsa asla o günler geri gelmeyecektir ama bu satırların sahibinin bildiği bir gerçek vardır ki " Bu ülkede basketbol hala Spor Sergidir " ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder