8 Şubat 2008 Cuma

Yeni Açılımlar



Ülkemizde Bayan Basketbol Ligi, bazılarının ısrarla göstermeye çalıştığı gibi kalitesiz, zevksiz ve çekişmesiz değil...


Aksine bu sezon, son yılların en fazla yatırım yapılan sezonu olarak dikkat çekiyor. Keşke ligin üst sıralarındaki takımlarıyla, alt sıradaki takımlar arasındaki güç farkı bu kadar keskin olmasa... Ancak Avrupa'nın en çekişmeli liglerinde bile bu durum çok da farklılık göstermiyor. Ülkemizde Avrupa Kupaları'nda alınan neticeler en büyük öğünç kaynağıyken bayan basketbolunda elde edilen dereceler ne hikmetse görmezden gelinmeye devam ediliyor. Galatasaray'ın 1999 yılında, bayanlarda Avrupa'nın en büyük organizasyonu olan FIBA Euroleague 3.'sü olmasını, Botaşspor'un 2001 yılında Ronchetti Kupası'nda final oynayıp 2.'lik elde etmesini, Fenerbahçe bayan takımının Eurocup'ta 2004 yılında 4., 2005 yılında ise 2. olmasını önemsemediğimiz gibi, Sarı - Lacivertliler bu sezon Euroleague'de, Galatasaray'ın ise Eurocup'taki şapka çıkartılacak performanslarını es geçiyoruz. Küçümsediğimiz TBBL'de WNBA'in en önemli oyuncuları forma giyerken, Avrupa'nın sayılı basketbolcuları takımlarımızın kadrolarında yer alırken, bizler elimizdeki bu değeri küçültmeyi tercih ediyoruz. Oysa aykırı olmak, kendimizden bahsettirmek adına biz bunları yaparken bir çok yabancı otorite TBBL'yi Avrupa'nın en önemli organizasyonlarından biri olarak görüyor.


Ancak tüm bunlara karşın ülkemizde bayan basketbolunun hak ettiği ilgiyi gördüğünü söylemek mümkün değil, bunda da en büyük pay sahibi, elindeki bu markayı görmezden gelip BBL'nin gölgesinde yaşamasını adeta teşvik eden bir politika izleyen TBF'dir. Naklen yayınların kulüpler için ciddi bir gelir kalemi olmasını sağlayamamak, lige hala bir sponsor bulamamak üzerinde tartışılması gereken konulardır. Federasyon bünyesinde çalışan bir kaç idealist bayan basketbol gönüllüsünün kişisel çabalarından ziyade, bayan basketbolunun gelişimi için en azından bir süre pozitif ayrımcılık uygulayacak, yeni açılımlar ortaya koyacak ciddi bir genel politikaya ihtiyaç var. Çünkü Simon Kuper'in muhteşem kitabına isim veren "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir" sözü, ülkemizde "Bayan Basketbolu Asla Sadece Basketbol Değildir." şeklinde değiştirilirse pek de yanlış olmayacaktır. Zira üzerine basa basa defalarca tekrarladığımız gibi bayan basketbolu bu ülkenin " Aydınlık Yüzü "dür.




Geçen yazımda bahsettiğim örneklere yenilerini eklemek pekala mümkün. Örneğin WNBA internet sitesine, ülkemizde forma giyen Cappie Pondexter, Sophia Young gibi oyuncular düzenli olarak Türkiye izlenimlerini ve basketbol yaşantılarını konu alan yazılar yazmaktalar. Zaman zaman burada sizlerle paylaştığımız o yazılarda oyuncuların Türkiye izlenimlerinin ne kadar pozitif olduğunu görmek mümkün. Oysa aynı oyuncular ülkemize gelmeden önce bir çok vatandaşları gibi Türkiye hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarından çok farklı bir Türkiye hayal ettiklerini itiraf ediyorlar. En son ülkemize Galatasaray ile maç yapmaya gelen Fransa'nın Pays Aix Basket takımının dünyaca ünlü Amerikalı oyuncusu K.B Sharp'ın İstanbul'dan WNBA sitesine gönderdiği Boğaz manzaralı kart postalı sizlerle paylaşmıştık. Türk Tanıtma Fonu'nun ülke tanıtımına yüzlerce milyon dolarlar harcaması ülke olarak tanıtıma ne kadar ihtiyaç duyduğumuzun en açık göstergesi. Oysa tüm otoritelerin kabul ettiği gibiıÜü kulaktan kulağa reklam turizm için en etkili silahtır. Hele hele bizi hala Pierre Loti'nin "Şark"ı olarak görenlerin sayısı bu denli fazlayken. Buna en iyi yanıtı sanırım bundan tam 83 yıl önce Nazım Hikmet yazdığı aşağıdaki dizeleriyle vermiş, şimdi de " bu ülkenin aydınlık yüzleri" bayan sporcularımız vermekteler.




"Piyer Loti"


tevekkül!


kısmet!


kafes, han, kervan


şadırvan!


gümüş tepsilerde rakseten sultan!


mihrace, padişah,


bin bir yaşında bir şah.


minarelerde sallanıyor sedef nalınlar,


burunları kınalı kadınlar


ayaklarıyla gergef dokuyor.


rüzgarlarda yeşil sarıklı imamlar ezan okuyor!


iste frenk şairinin gördüğü şark!


işte


dakikada 1.000.000 basılan


kitapların


şark'ı!


lakin


ne dün


ne bugün


ne yarın


böyle bir şark


yoktu,


olmayacak!


Nazım Hikmet Ran /1925

Hiç yorum yok: