27 Kasım 2008 Perşembe

Bıyıklı Basketbol


Aylardır Basketbol kamuoyunu meşgul eden seçim tartışmaları neticelendi ve 16 yıldır Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanlığı görevini sürdüren Turgay Demirel bu göreve delegelerin oylarıyla yeniden seçildi.

Bu yeni dönemde daha pozitif ve daha katılmcı bir yönetim anlayışıyla çalışmalarını sürdüreceğini umut ettiğim Sayın Turgay Demirel'i bu seçim başarısından ötürü kutlamak isterim. Federasyon seçimleri öncesi ve sonrasıyla bir çok kere bir çok açıdan tartışıldı aynı konulara girmenin bir esprisi olduğunu sanmıyorum ancak seçimde yaşadığımız bir hadise dikkatimi çekti. TBF Başkanı'nı seçmek üzere 136 delegenin oy kullandığ seçimde 136 delegeden sadece ve sadece 2 (yazıyla iki) kişinin bayan olması oldukça düşündürücüydü. Basketbolumuzun geleceğini tayin edecek bu oylamada oy kullanma hakkına haiz olan bayanların toplam delege sayısının ancak %1.47'sini oluşturmalarısanırım sadece bana garip gelmiş olmalı ki seçimin üzerinden günler geçmesine rağmen bu konuya değinen kimseyi olmadı. Oy kullanan isimler TBF Yönetim Kurulu üyesi Sayın Jülide Sonat ve Ulusal Takımımızın eski kaptanlarından Sayın Arzu Özyiğit oldular. İşin ilginç tarafı eğer Federasyon seçimleri, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu'nca 1 ay ertelenip genel kurul üye listesinin iptaline karar verilmeseydi oy kullanacak tek bayan isim Sayın Sonat olacaktı. Bayan basketbolumuzun kaydetmiş olduğu gelişim ve spor dalları arasında ki konumuyla ile taban tabana zıt bir görüntü olşturan bu durum elbette ki mevcut yönetmin kusuru değil ancak geçtiğimiz yıllarda yitrdiğimiz Duygu Asena'ya bir kez daha rahmet okutacak nitelikte ki bu garipliğe birilerinin dur demesi ve Türk Basketbolu'da oluşan bu denli erkek egemen bir görüntüden acilen kurtulunması şart gibi görünmekte. Büyük devrimci Mustafa Kamal Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te bir çok batılı hemcinslerinden önce 1934 yılından beri seçme ve seçilme hakkına sahip olan Türk Kadını elbette ki her alanda olduğu gibi spor alanında da hak ettiği önemi görmelidir. Bunun için pozitif bir ayrımcılık gerekiyorsa acilen hayata geçirilmeli yok başka bir şekilde bu garip görüntü giderilebiliyorsa bunu değiştirebilecek icra makamları harekete geçmelidir. Ortaya çıkan bu tabloda konunun muhattaplarının yani basketbol insanı olan bayanların payı var mıdır bilmiyorum ancak bazı şeylerin değişmesi için mücadele edecek olanlarda yine kendileri olduklarını hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.

26 Kasım 2008 Çarşamba

No Pasaran


Henüz hiç birşeyi kaybetmedik
yitirmedik yani kumdan kalelerimizi
hala 5. alayın sesini duyabilirsin Madrid sokaklarında
en önce bırakıp giden sen olsan bile
hani ıslıkla bir şarkı söylemiştin ya kaybetmeye en yakın olduğumuz zamanlarda
Ülkemde, Afrika'da ve umut bekleyen tüm coğrafyalarda
hala aynı ezgi
aynı meydan okuma
ve aynı kararlılıkla
haykırıyorlar dudaklarının arasından, yerleri değişse de kendisi değişmeyen o özlemi...
ardına bakmadan giderken söylemiştin ya
şimdi ben söylüyorum
"ıslık yüreğin enstrümanıdır"
ve sen .... duyduğunda benim sana, adına, nefesine benzeyen ıslığımı
bil ki
sesin hala
umtttur; ülkemde, Afrika'da ve umut bekleyen tüm coğrafyalarda

18 Kasım 2008 Salı

Viva la Revolution


bu gece ay yağdı lapa lapa başkentin sokaklarına
bekçi düdüklerine
palet gürültüsüne
silah seslerine karışan şarkılar eşliğinde ...
ve sabah okula gitmek için uyanan çocuklar
en güzel aydan adamı yapmak için birbirleriyle yarıştılar...
kazananı olmadı
kaybedeni olmadığı gibi
hepsini birinci ilan etti
tüm şehri donatan aydan adamları görenler...
ve ben
senin simsiyah saçlarına yağan
ay taneleriyle
yaptığım aydan senin üzerine
"Viva la Revolution"
yazdığım için aykırı ilan edilip
sürgün olmuşken bu şehirden
sen
ay zincirleri takılmış toplu taşıma aracıyla
her sabah işine gitmeye devam ettin
sana yaptığım şeyi hiç görmeden...

15 Kasım 2008 Cumartesi

Galatasaray-Fenerbahçe


Küfür...Yabancı madde.. Anonslar... Protokol kavgası... ve aralarında sıkışıp kalmış bir basketbol müsabakası.

Bayan basketbolu dolu salonlarda oynansın, ilgi artsın istiyoruz bunu devamlı dile getiriyoruz ancak ne yazık ki bu dileğimiz sadece derbi olarak tabir edilen karşılaşmalarda gerçekleşiyor. O derbilerde de saha dışı olaylar yüzünden basketbol hep 2. planda kalmaya mahkum oluyor. Ne yazık ki yine öyle oldu, Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda oynanan bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi daha hoş olmayan görüntülere ev sahipliği yaptı. Tüm bunlar bir gün sonlanır oynananın bir maç o maçında son maç olmadığı öğrenilir mi bilmiyorum sadece umut etmekle yetiniyorum.

Maça gelirsek : Cumhurbaşkanlığı Kupası müsabakasında rakibine nefes aldırmayan ve karşılaşma boyunca bir an bile yanına yaklaştırmayan Galatasaray bu sefer tam tersi bir görüntü sergiledi. Roller bu sefer değişmişti, karşılaşmanın ilk dakikalarından itibaren oyunun kontrolünü ele geçiren Fenerbahçe maçın bitimine kadar rakibine üstünlüğünü kabul ettirmiş bir görüntü sergiledi. Ankara'daki karşılaşmanın aksine bu sefer kazanmayı daha çok isteyen sarı lacivertli kızlardı ve istediklerinide elde ettiler. Basketbolda sıklıkla kullanılan "Oyun kurucun kadar konuşursun" tabiri bu maçta da doğruluğunu ispat etti. Birsel Vardalı'nın sakatlığı ile sezon başından beri bu mevkide ki tüm yükü omuzlayan Esmeral Tunçluer hafta içinde oynadıkları EuroLeague karşılaşmasında olduğu gibi bu maçta da yıldızlaşarak takımının galibiyetinde büyük pay sahibi oldu.Galatasaray'da ise Esra Şencebe ve Işıl Alben bu gün kendilerinden beklenen performansı bir türlü ortaya koyamadılar. Pota altını çok etkili kullanan Fenerbahçe, etkili uzunlarına rağmen dış atışlara yönelen ezeli rakibi Galatasaray'ın bu atışlarda da istediği isabet oranının yakalayamaması ile önemli bir galibiyete beklediğinden kolay ulaştı.

Taraftara örnek olması gereken yöneticilerin geçtiğimiz yıl Caferağa'da, geçen hafta Şükrü Saracoğlu Stadyum'unda ve bu günde Ayhan Şahenk'te sergiledikleri tavırlar imam cemaat ilişkisini akıllara getirecek cinstendi. Bu iki güzide caima 100 yılı aşkın bir süredir birbirleriyle rekabet halindeler, dünyanın en büyük rekabetlerinden birisi olarak gösterilen Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmaları diğer rekabetlerden farklı olarak iki kulübümüzün mücadele ettikleri tüm branşlarda sürüyor. ancak rekabet etmeyi kavga etmek olarak gören hastalıklı bir anlayışı benimseyen bazıları bu muhteşem güzelliğe gölge düşürüyorlar ne yazık ki..

Bir parantezde Fenerbahçe'nin yeni Cappie Pondexter'i olmaya aday oyuncusu Matee Ajavon için açmak istiyorum karşılaşmayı 17 sayı, 5 ribaund, 5 asistle tamamlayan bu yürekli çaylak alışma sürecini tamamen atlattığında Galatasaraylı Seimone Augustus ile birlikte bu ligin en önemli yıldızlarından birisi olacaktır.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Am i too loud for you ?


Bir ay çarpması, gece yanığı... hem de gecenin bir yarısı
iflah etmediği saatler yani rakının
yarım kalmış her şey gibi
boktandır yarım kalmış sarhoşluklarda
sesler susar
ud taksimi yarım kalır
hepsi tamamlansa da
en önce ve en sonunda
tüm sözlerin sana kalır...
sesler susar
ud taksimi yarım kalır
eksik kullanılan antibiyotikler gibidir
yarım kalan tüm sarhoşluklar...

9 Kasım 2008 Pazar

Kara Bahtlı Kara Kedi !


kara kedi kara kedi !
dedelerin, ninelerin anlattı mı bilmem
çekerdim saçımı çocukken
ne zaman bir kara kedi görsem...
ama artık çekmiyorum saçımı
büyüdüğümden değil ha
saçım kalmadı da o yüzden !!!
kara kedi kara kedi !
geçme önümden gecenin bu vakti...
işlerin rast gitmez, aç kalırsın, araba ezer
ah kara tüylü, kara gözlü, kara kedi
geçtin ya önümden sen şimdi
bundan sonra sadece tüylerin değil
bahtında karardı canımın içi...

4 Kasım 2008 Salı

77-Azize=76


İçinde birkaç kere basketbol kelimesi geçecek olsa da bu yazının konusu basketbol değil baştan uyarayım da okuduktan sonra nerede kardeşim bu yazıda basketbol diye kimse sitem etmesin...

Konumuz biraz matematik ( 77-1 =76), eser miktarda beden eğitimi, bir tutam da coğrafya. Kısacası konumuz eğitim hem de milli olanından. 2008 Pekin Olimpiyatları'ndan sonra yaratılan havayı hepimiz hatırlıyoruz. Mevkilerini makamlarını terk etmemek için olimpiyatlarda yaşadığımız bu büyük başarısızlığı görmezden gelenler dışında herkesin üzerinde hemfikir olduğu konu ciddi bir spor politikamızın olmadığı, okul-spor işbirliğinin sağlanamadığı ve bunun neticesinde de olimpiyatlarda başarısız olduğumuzdu. Elbette ki balık hafızalı toplumların ortak özelliğinin bir sonucu olarak olimpiyatlar popülerliğini kaybettiğinde bu konuda gündemimizden düştü. Günde 5 vakit bunun hakkında yazanlar çoktan futbol dünyalarına dönüş yapıverdiler, herkes aslına rucü etti işin aslı. Fakat bu tartışmalar henüz gündemde yerini korurken güzel bir çalışmanın haberleri basında yer almaya başlamıştı


haberin içeriği şuydu :

"Milli sporculuklarının yanısıra öğretmenlik görevlerini de sürdüren başarılı sporculara bekledikleri müjdeli haber, Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'ndan geldi. Öğretmenlik atamaları yapılan milli sporcuların, uygun illere yer değiştirmesiyle ilgili yazı Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'nun imzasıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderildi. Milli sporcuların, bundan sonra yapılacak uluslararası faaliyetlerde, Türkiye'yi temsil aşamasında başarılı olabilmeleri için çalışmalarını uygun ortamda sürdürmelerine gerek duyulduğuna işaret edilen yazıda, Beden Eğitimi Öğretmeni diploması bulunan sporcuların, çalışmalarını rahatça sürdürebilecekleri illere atanması rica edildi."
Oldukça mantıklı olan bu girişim haliyle konunu muhattapları arasında büyük sevinçle karşılandı ancak aradan geçen bunca zaman rağmen bu durumda bulunan sadece 1 (bir) sporcumuzun yer değişikliği yapıldı. 2008 Pekin Olimpiyatları'nda Bayanlar 57 Kiloda gümüş madalya kazanarak hepimizi gururlandıran, göğsümüzü kabartan milli tekvandocu Azize Tanrıkulu'nun Şırnak'ın Eruh ilçesi olan görev yeri,Antalya Çağlayan Lisesi (beden eğitimi öğretmeni) olarak değiştirildi. Elbette ki bu gelişme herkesi oldukça memnun etmiş olmalıdır
zira bu kadar başarılı bir sporcumuzun maalesef ülkemizin acı bir gerçeği olan bölgeler arasında ki bir takım farklardan ötürü spor yaşantısının sekteye uğrasması kimseyi memnun etmezdi hele başarılı sporcu yetiştirmek konusunda bu denli başarısız bir durumdayken.
Ancak 77 milli sporcu için yapılması öngörülen bu değişiklikler nedense sadece Azize Tanrıkulu için yapılmış. Eh kardeşim onun görev yeri zor diye kendin yazmadın mı yukarıda, üstelik o coğrafyayı yakından tanıyan birisi olarak hak vermiyor musun bu değişikliğe sorularını duyar gibiyim. Evet elbette çok yerinde ve isabetli bir karar olduğunda hemfikirim ancak geriye kalan 76 sporcumuzun spor hayatlarını idame ettirebilecekleri yerlerde görev almalarının sağlanmasıda en az Azize'nin durumu kadar önemlidir itirazım buna sadece. Üstelik aşağıda ki haberde görüleceği gibi Güneydoğu Bölgemiz'e atanan tek sporcumuz Azize değilken !
"21 Ağustos'ta yapılan öğretmen atamasında, Büyük Bayanlar Akdeniz Olimpiyat Oyunları ikincisi milli güreşçi Nadir Uğrun Perçin Şırnak'ın Cizre Taşhöyük İlköğretim Okulu; Büyük Erkekler Akdeniz Olimpiyat Oyunları Güreş Şampiyonu Levent Kaleli Şırnak'ın Cizre Kaymakam Mümin Heybet İlköğretim Okulu; Dünya ve Avrupa şampiyonalarına katılan milli hentbolcü Tuğba Akalan Şırnak'ın Beytüşşebap Taşarası İlköğretim Okulu; milli okçu Sevinç Kuzu Şırnak'ın İdil Bozburun Köyü İlköğretim Okulu; bir diğer milli okçu Burcu Çeviren Şırnak'ın Uludere Merkez Çok Programlı Lisesi'ne atandı."

Elbette oradaki çocuklarımızın da öğretmene ihtiayçları var, elbette vatanın her karış toprağında olduğu gibi o zor şartlar altında görev yapmak çok kutsal ancak başarılı sporcular yetiştirmek konusunda bu denli zorlanıyorken yetişmiş Milli sporcularımız içinde bir şeyler yapılabilmeli. Bir bayan basketbolcu orada hangi takımda görev alıp spor yaşantısını sürdürebilir ? bir bayan yüzücü çalışmalarını hangi koşullar altında sürdürebilir merak ediyorum !!! çok mu zor bu 77 pardon 76 milli sporcumuzu spor yaşantılarını devam ettirdikleri yerlerde görevlendirmek. Bursa'da görevli bir öğretmen Kayseri'de ki bir takımda yer alıyorsa atamasının oraya yapılması çok mu zor ! Başarısız sonuçlar ardından nutuk atmak yerine doğru başladığınız işleri kişiye özel hale olmaktan çıkartıp başladığınız gibi tamamlamanız dileği ile....



MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği :


MADDE 33- (1)Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı federasyonlarda millî takım antrenörü veya sporcusu seçilmeleri nedeniyle hizmetine ihtiyaç duyulanlar federasyonlarca görevlendirildikleri yerlere yer değiştirme isteğinde bulunabilirler.

2 Kasım 2008 Pazar

Dün Gece Beyoğlu'nda (D.Ç)


Nereden geliyor bu ses... kimdir bu aryayı söyleyen güçlü nefes ?
Kim haykırıyor var gücüyle Habanera'yı Beyoğlu'nun arka sokaklarında.
Magnolia'dan fırlamışçasına
"aşk isyancı bi kuştur..hiç kimse onu evcilleştiremez.." diye haykıran bu güzel de kim ?
Ölüm kadar yakıcı gece kadar parlak teninle
Yüzünü görenleri gündüzlere düşman eden
O simsiyah, o gece karanlığı sesine inat
öncesizliğini
Gözlerinde açan kan kırmızı güllerle gizleyen
bu geçmiş bir zamanın evsahibesi kim ?
Karmenmiş adın.... !!! çingeneler kraliçesi yani
Kimsesiz bir rüya asla gündüz görülmeyen
Sokağın başında ki kör kemancı söyledi
Karmenmiş adın.... !!! çingeneler kraliçesi yani....
Seni çağırmak boşuna da olsa
ismin hala en güzel ispanya
bambaşka bir lisanda
ve sesin dünden beri çınlıyor madrid'in değil
Beyoğlu'nun arka sokaklarında...
Ey karmen ey yaşı olmayan kadın
Öğrendiğimden beridir ismini
Geleceğe değil
Ama
Geçmişime umutla bakıyorum.